Benim çocukluğumda soframıza kuşlar konar
rüyalarımıza melekler uğrardı.
Kapımızdan yoğurtçu
bahçemizden ishakkuşu
kalbimizden yeni çıkan şarkılar geçerdi.
Kışın bir sobamız olurdu
sobanın yanında kedimiz
kedinin önünde yün yumağı
bir Hayat Bilgisi fotoğrafı gibiydik.
KUŞ HATIRALARI
DÜNYAYI DÜZELTMEK İÇİN
Adam, bir haftanın yorgunluğundan sonra, pazar sabahı kalktığında keyifle eline gazetesini aldı ve bütün gün miskinlik yapıp evde oturacağını hayal ediyordu. Tam bunları düşünürken oğlu koşarak geldi ve parka ne zaman gideceklerini sordu. Baba, oğluna söz vermişti;
GÜRÜLTÜCÜ ÖĞRENCİLER
Yaşlı bir adam emekli olduktan sonra bir lisenin yanında küçük bir ev aldı. Emekliliğinin ilk bir kaç haftasını huzur içinde geçirdi ama ders yılı başlayınca huzuru kaçtı.Okulların açıldığı ilk günden başlayarak öğrenciler, dersten çıkar çıkmaz yollarının üzerindeki her çöp bidonunu tekmeliyorlar, anlamsız sesler çıkararak bağırıp, çağrıyorlar, dayanılmaz gürültüler yapıyorlardı.
KUYRUK ACISI
Zamanın birinde bir oduncu, ormanda odun keserken çalı arasında bir yılana rastlamış. Elindeki baltayı kaldırıp yılanın başını vurmak üzereyken bir an göz göze gelmiş. Yaratana olan aşkı “yılan bile olsa” yaratılana yansımış ve yılanı vurmaya kıyamamış. Yılan da duygulanmış, dile gelmiş. “Ey insanoğlu, sen bana kıyamadın,
KAHVE FİNCANI
Bir grup eski öğrenci, emekli hocalarını ziyarete gitmiş. İşlerinden ve sorunlarından söz etmişler. Hoca, iş yaşamında her biri önemli yerlere gelmiş eski öğrencilerine, kahve ikram etmek üzere mutfağa gitmiş. Biraz sonra değişik boy, renk ve kalitede birçok fincanın bulunduğu bir tepsiyle geri dönmüş.
Kimi porselen, kimi seramik, kimi cam, kimi plastik olan fincanları ve kahve termosunu masaya koyup, kahvelerini oradan almalarını söylemiş.
Kimi porselen, kimi seramik, kimi cam, kimi plastik olan fincanları ve kahve termosunu masaya koyup, kahvelerini oradan almalarını söylemiş.
TUZLU SU
Hintli bir yaşlı usta, çırağının sürekli her şeyden şikayet etmesinden bıkmıştı.Bir gün çırağını tuz almaya gönderdi. Hayatındaki her şeyden mutsuz olan çırak döndüğünde, yaşlı usta ona, bir avuç tuzu, bir bardak suya atıp içmesini söyledi.
BİLL GATES
Bill Gates , bir gün lokantaya gider ve kalkarken garsona 2$ bahşiş verir.Garson, Bill Gates'e döner ve şöyle der :-Efendim , dün oğlunuz buraya geldi ve 100 $ bahşiş verdi.Siz 2$ bahşiş veriyorsunuz ?Bill Gates garsona baktı şöyle dedi :
O bir milyarderin oğlu , bense bir çiftçinin oğluyum .
DÜŞÜNDÜRÜCÜ SORULAR
>Neden insanlar gökyüzünde 400 milyon yıldız var denildiğinde inandıkları halde, ´yeni boyalı´ yazan yüzeyi elleriyle yoklarlar?
>Niçin limonlu gazozların içerisinde bir sürü suni tatlandırıcı varken bulaşık deterjanında ´gerçek limon suyu´ kullanılmaktadır?
>Niçin limonlu gazozların içerisinde bir sürü suni tatlandırıcı varken bulaşık deterjanında ´gerçek limon suyu´ kullanılmaktadır?
EİNSTEİN VE ŞOFÖRÜ
Einstein konferanslarına hep özel şoförü ile gidermiş.
Yine bir konferansa gitmek üzere yola çıktıkları bir gün şoförü Einstein’a;
“Efendim, uzun zamandır siz konuşmanızı yaparken ben de arka sıralarda oturup sizi dinliyorum ve neredeyse söyleyeceğiniz her şeyi kelimesi kelimesine biliyorum”
Yine bir konferansa gitmek üzere yola çıktıkları bir gün şoförü Einstein’a;
“Efendim, uzun zamandır siz konuşmanızı yaparken ben de arka sıralarda oturup sizi dinliyorum ve neredeyse söyleyeceğiniz her şeyi kelimesi kelimesine biliyorum”
KADERİNDE YAZILI
"Bir gün ölüm adamın karşısına çıktı ve dedi:
- Bugün, senin son günün.
Adam dedi:
- Ama ben hazır değilim.
Ölüm dedi:
- Bugünkü listemde, senin ismin ilk sıradadır.
Adam dedi:
- Peki o zaman… gitmeden önce,gel oturalım beraber bir kahve içelim.
Ölüm dedi:
- Tabi ki.
Adam, ölüme kahve ikram etti.
DÜŞÜNEBİLMEK
Kristof Kolomb, bir akşam vakti, İspanyollar arasında yemek yiyordu. Yemekte bulunan misafirlerden birçoğu, Kolomb’un şöhretini küçümsüyorlardı.
Yemek arasında söz Amerika’nın keşfinden açılınca, içlerinden biri, yüksek sesle:
“Oraları keşfetmek zor bir iş değil” dedi.
Yemek arasında söz Amerika’nın keşfinden açılınca, içlerinden biri, yüksek sesle:
“Oraları keşfetmek zor bir iş değil” dedi.
HİKAYE
Bosna Cephesi'nde gönüllü olarak savaştıktan sonra evine dönmekte olan İranlı bir mücahid telefonla ailesini arar: - Anne, baba, eve dönüyorum; ama sizden bir ricam olacak. Yanımda bir arkadaşımı da getirmek istiyorum. - Memnuniyetle, onunla tanışmak isteriz.
BAMBU AĞACI
Çin Bambu ağacının yetişmesi, olumlu ısrar için güzel bir örnektir. Çinliler bu ağacı şöyle yetiştiriyorlar: Önce ağacın tohumu ekilir, sulanır ve gübrelenir.Birinci yıl tohumda herhangi bir değişiklik olmaz.Tohum yeniden sulanıp gübrelenir.
Bambu ağacı ikinci yılda da toprağın dışına filiz vermez.
PADİŞAHIN İŞİ NE
Sultan Murad Han o gün bir hoş"tur. Telaşeli görünür.
Sanki bir şeyler söylemek ister sonra vazgeçer.
Neşeli deseniz değil, üzüntülü deseniz hiç değil.
Veziriazam Siyavuş Paşa sorar:
- Hayrola efendim, canınızı sıkan bir şey mi var?
-- Akşam garip bir rüya gördüm.
Sanki bir şeyler söylemek ister sonra vazgeçer.
Neşeli deseniz değil, üzüntülü deseniz hiç değil.
Veziriazam Siyavuş Paşa sorar:
- Hayrola efendim, canınızı sıkan bir şey mi var?
-- Akşam garip bir rüya gördüm.
NEYLESİN MAHMUT
Sultan 2.Mahmud tebdil-i kıyafet giyip halkın arasında gezerken,ufak bir balıkçı tezgahına yaklaşır balıkçı ile sohbet eder.adam çok fakirdir,padişah adamın haline üzülür ve kimliğini açıklamadan,ramazan boyu hergün 1 tepsi baklava göndereceğini söyler,
TUZLU KAHVE
Kıza bir partide rastlamıştı. Harika birşeydi. O gün peşinde koşan o kadar çok delikanlı vardı ki... Partinin sonunda kızı kahve içmeye davet etti. Kız parti boyu dikkatini çekmeyen oğlanın davetine şaşırdı ama tam bir kibarlık gösterisi yaparak kabul etti. Hemen köşedeki şirin kafeye oturdular. Delikanlı öyle heyecanlıydı ki,
KURABİYE HIRSIZI
Bir gece kadının biri bekliyordu havaalanında, Daha epeyce zaman vardı, uçağın kalkmasına. Havaalanındaki dükkandan bir kitap ve bir paket kurabiye alıp, buldu kendisine oturacak bir yer.
Kendisini kitabına öyle kaptırmıştı ki, yine de Yanında oturan adamın olabildiğince cüretkar bir şekilde Aralarında duran paketten birer birer kurabiye Aldığını gördü, ne kadar görmezden gelse de.
KAVAK AĞACI
Ulu bir kavak ağacının yanında bir kabak filizi boy göstermiş. Bahar ilerledikçe bitki kavak ağacına sarılarak yükselmeye başlamış. Yağmurların ve güneşin etkisiyle müthiş bir hızla büyümüş ve neredeyse kavak ağacı ile aynı boya gelmiş. Bir gün dayanamayıp sormuş kavağa:
-Sen kaç ayda bu hale geldin ağaç?
SEVGİ VE ZEHİR
Uzun yıllar önce Çinde Li-Li adlı bir kız evlenir ve aynı evde kocası ve kaynanası ile birlikte yaşamaya başlar. Lakin kısa bir süre sonra kayınvalidesi ile geçinmenin çok zor olduğunu anlar.İkisininde kişiliği tamamen farklıdır buda onların sık sık kavga edip tartışmalarına yol açar. Bu Çin geleneklerine göre hoş bir davranış değildir ve çevrenin oldukça tepkisini alır.
PADİŞAH VE İHTİYAR
Çok soğuk bir kış günü padişah, tebdil’i kıyafet gezmeye karar vermiş. Yanına başvezirini alıp yola çıkmış. Bir dere kenarında çalışan yaşlı bir adam görmüşler.. Adam elindeki derileri suya sokup, döverek tabaklıyormuş. Padişah,ihtiyarı selamlamış.” Selamunaleykum ey pir’i fani…”
FATİH İN HALKI İMTİHANI
Hazreti Fatih Sultan Mehmet istanbulu fethetme plânları yapıyordu. Daha henüz 21 yaşında bulunan hükümdar, İstanbulun fethine girişmeden önce, halkını imtihan etmek istemişti. Sabahın erken saatlerinde tebdili kıyafet ederek, Osmanlının başşehri olan Edirnede çarşıya çıktı.
BUNDA DA BİR HAYIR VAR
Bir zamanlar Afrika daki bir ülkede hüküm süren bir kral vardı. Kral, daha çocukluğundan iitbaren arkadaş olduğu, birlikte büyüdüğü bir dostunu hiç yanından ayırmazdı. Nereye gitse onu da beraberinde götürürdü.
Kralın bu arkadaşının ise değişik bir huyu vardı. İster kendi başına gelsin ister başkasının, ister iyi olsun ister kötü, her olay karşısında hep aynı şeyi söylerdi:
BAKIŞ AÇISI
Profesör derse girer ve “Çocuklarım, size anlatacağım olayı dikkatlice dinlemenizive yorum yapmanızı istiyorum” der. Anlatmaya başlar.“Hastamız ne konuşuyor,ne de denileni anlıyor,saatlerce anlaşılmaz şeyler geveliyor…zaman ve kişi kavramı yok.Son altı aydır, onun yanındayım.Ne görünüşü için bir çaba sarfediyor,ne de bakım yapılırken yardımcı oluyor…Onu, hep başkaları besliyor,yıkıyor ve giydiriyor.
KISA DUALAR
SIKINTILI ANLARDA OKUNACAK DUA OKUNUŞU: "Subhânallâhil Aziym!" MANASI: "Büyük ve yüce Allâh'ı tesbih ederim!"
HASTANE PENCERESİ
Bir hastane odasında ölüm ile yaşam arasında gelip giden iki kalp hastası adam. Birisi pencere kenarında yatıyor, öbürü kapı ağzında. Hastaların ikisi de yerinden kalkacak durumda değil, pencerenin kenarındaki gördüklerini diğer hastaya anlatıyor…
ŞEMS TEBRİZİ
Mevlana Şems Tebrizi’ nin gidişinden sonra çok mutsuzdur. Onun sohbetlerini çok özlemektedir. Yaşayıp yaşamadığı bile bilinmemektedir. (Bir görüşe göre de Şems Tebriz-i Hazretleri öldürülmüştür.) Mevlana Celaleddin Rumi her yere haber salmıştır, dostu Şemsi bulabilmek için. Her yerden haberler gelmektedir Şems hakkında.
DAR AYAKKABI
O bayram bana ayakkabı almaya karar verdiler. Hazır ayakkabı satan mağaza yoktu şehirde. Tek ayakkabı yapan dükkanında ayakkabıcı çıplak ayağımı bir kartonun üzerine koydu, iyice basmamı söyledikten sonra ağzındaki kurşun kalemi eline alıp ayağımın çevresini çizdi.
O ayağımın çizildiği karton benim ayakkabı numaramdı. Günlerce yeni ayakkabılarımın hayalini kurdum.
MUTLULUK VERİN
300 kişi bir seminerdeydi. Birden konuşmacı durdu ve bir grup çalışması yapmaya karar verdi. Herkese bir balon vererek başladı. Herkes gazlı kalemle balonuna adını yazmalıydı. Sonra bütün balonlar toplandı ve bir odaya kapatıldı.
Katılımcılar odaya alındı ve 5 dakika içinde üzerine isimlerini yazdıkları balonu bulmaları söylendi. Herkes deli gibi kendi adını aramaya başladı,
HER ŞEY DUA İLE BAŞLAR
Bir gün çok fakir giyimli bir kadın yüzünde bir hüzünle manava girer.Dükkan sahibine mahcup bir şekilde yaklaşır.
Kocasının çok hasta olduğunu,çalışamaz duruma düştüğünü ve yedi çocuğu ile birlikte aç kaldıklarını ve yiyeceğe ihtiyaçları olduğunu söyler.
Kocasının çok hasta olduğunu,çalışamaz duruma düştüğünü ve yedi çocuğu ile birlikte aç kaldıklarını ve yiyeceğe ihtiyaçları olduğunu söyler.
DEĞER KAVRAMI
"Toplantıya gideceğim. Baktım geç kalma ihtimalim var, bindim bir taksiye, muhabbetçi bir arkadaş. O anlatıyor ben dinliyorum. Tam işyerinin önüne geldik. Ankara'da Bakanlıklar. Diyelim ki, taksi parası 9.75 TL tuttu, ben 10 TL uzattım. Hani hepimizin yaşadığı sahne vardır ya! taksici üstünü arıyormuş gibi yapar, siz de para üstünü alabilmek için bir ayak dışarda, inmemek için debelenirsiniz. Tam o sahne olacak. Şoför, para üstü varmı diye aranmaya başladı.
KAZANMAK İÇİN
Çin’in Guangzhou kentinde bir banka soygunu...(Mutlaka okuyun)
Soygunculardan biri bankadakilere bağırır: “Kımıldamayın. Para devletindir, ama hayatınız sizindir.”
Herkes sessizce yatar… Bunun adı “Zihin Değiştirme Kavramı”dır.
Alışılmış düşünce tarzını değiştirmek…
Bu arada müşterilerden bir kadın bir masanın üzerine yatmıştır. Ama bacaklar ortada... Soyguncu bağırır: “Edebini takın. Bu bir soygun, ırza geçme değil!”
HAYATIN İKİ KANADI

Bir zamanlar kötü geçen bir hasattan sonra şikayet eden bir çiftçi vardı: “Tanrı hava durumunu kontrol etmeme izin verse her şey daha iyi olurdu; çünkü besbelli kendisi çiftçilik hakkında pek bir şey bilmiyor.”
Bu doğrudur! Tanrı bir çiftçi değil ki – nereden bilecek?
Tanrı ona dedi ki: “Bir yıl boyunca havanın kontrolünü sana bırakacağım; ne istersen dile, bu dileğin hemen yerine gelecek.”
Tanrı ona dedi ki: “Bir yıl boyunca havanın kontrolünü sana bırakacağım; ne istersen dile, bu dileğin hemen yerine gelecek.”
GERÇEK ARKADAŞ

YENİÇERİ KIYAFETİ
19.yüzyilda Almanya'nin Mülhaym sehrindeki Ren nehrinin bir yakasinda Almanlar, öbür yakasinda da Fransizlar oturuyordu. Fransizlar, her sene nehrin Almanlardaki kismina geçip mahsulün tümünü toplayip götürüyorlardi.
O siralar, birligini temin edemeyen güçsüz Almanlar ise buna fazla ses çikaramiyorlardi tabi. Her sene böyle olunca çareyi Osmanli Sultanina durumu yazip, imdat istemekte bulurlar. Mektupta söyle demektedir:
"Fransizlar her sene bize zulmediyor, mahsulümüzü elimizden aliyorlar. Siz ki, dünyaya adalet dagitan bir imparatorlugun sultani, Islamiyetin de halifesisiniz. Bizi bu zulümden kurtarin. Asker gönderin. Ürünlerimizi bu sene olsun toplama imkani saglayin."
AKIL VE PARA
Rehin Bırakılan Rolce Royce
New Yorkta bir bankanın önünde duran son model Rolls Royce otomobilden inen adam, hızlı adımlarla bankaya girdi ve önüne cikan ilk gorevliye, bireysel kredi icin başvuruda bulunmak istediğini soyledi. Gorevli onu, musteri temsilcisine goturdu. Adam, cok acele bir is icin Avrupaya gitmek zorunda oldugunu ve bu nedenle bir hafta vadeli bes bin dolar krediye ereksinim duydugunu soyledi. Musteri temsilcisi kisa bir arastirma yaptiktan sonra dondu.
"Ticari ve mali sicilinizi inceledik. Bu krediyi almaniz icin bir engeliniz yok" dedi ve ekledi:
New Yorkta bir bankanın önünde duran son model Rolls Royce otomobilden inen adam, hızlı adımlarla bankaya girdi ve önüne cikan ilk gorevliye, bireysel kredi icin başvuruda bulunmak istediğini soyledi. Gorevli onu, musteri temsilcisine goturdu. Adam, cok acele bir is icin Avrupaya gitmek zorunda oldugunu ve bu nedenle bir hafta vadeli bes bin dolar krediye ereksinim duydugunu soyledi. Musteri temsilcisi kisa bir arastirma yaptiktan sonra dondu.
"Ticari ve mali sicilinizi inceledik. Bu krediyi almaniz icin bir engeliniz yok" dedi ve ekledi:
PROBLEM BENDE Mİ ?
Adamın biri artık karısının eskisi kadar iyi duymadığından yakınıyormuş ve karısının işitme cihazına ihtiyaç duyduğunu düşünüyormuş. Ona nasıl yaklaşması gerektiğinden emin değilmiş. Bu durumu konuşmak için aile doktorunu aramış: doktor adamın karısının ne kadar duyduğunu anlayabilmesi için basit bir yöntem önermiş. "Yapacağın şey şu, karından 40 adım ileride dur, normal bir konuşma tonuyla bir şeyler söyle; eğer duymazsa 30 adım ilerisinde aynı şeyi tekrarla, sonra 20 adım; cevap alana
HAYATI ISKALAMA LÜKSÜN YOK
Bir aşk için yapabileceğin her şeyi yaptığına inanıyorsan ve buna rağmen hala yalnızsan, için rahat olsun. Giden zaten gitmeyi kafasına koymuştur ve yaptıkların onun dudağında hafif bir gülümseme yaratmaktan başka hiçbir işe yaramayacaktır. Sen kendini paralarken o her zaman bahaneler bulmaya hazırdır. Hani ağzınla kuş tutsan “Bu kuşun kanadı neden beyaz değil?” diye bir soruyla bile karsılaşabilirsin.. iki ucu keskin bıçaktır bu işin. Yaptıklarınla değil yapmadıklarınla yargılanırsın her zaman. Bu mahkemede hafifletici sebepler yoktur. İyi halin cezanda indirim sağlamaz.
İKİ FİNCAN KAHVENİN HİKAYESİ
ne zaman; hayatında bazı şeyler çekilmez hale gelirse, ne zaman; yirmi dört saat kısa gelmeye başlarsa, o zaman; kavanoz ve iki fincan kahveyi hatırlayınız işte kavanoz ve iki fincan kahvenin hikayesi bir gün bir felsefe profesörü, elinde bazı malzemelerle derse gelir. ders başladığında; hiçbir şey söylemeden, önüne büyükçe kavanozunu alır. sonrada kavanozu ağzına kadar tenis topları ile doldurur. ardından öğrencilerine kavanozun dolup dolmadığını sorar bütün öğrenciler hep bir ağızdan dolduğunu söylerler. bunun üzerine; profesör önündeki kutulardan birinden aldığı çakıl
BARDAĞI BIRAKIN DÜŞSÜN

Profesör elinde içi dolu bir bardak tutarak dersine başladı.herkesin göreceği bir şekilde tutuyordu ve ardından sordu. "bu bardağın ağırlığı sizce ne kadardır?" -50gm!' ... '100gm!' ... '125gm'.. diye öğrenciler yanıtladı.-"bardağı tartmadıkça gerçekten ben de bilemem, " dedi profösör, "ama, benim sorum şu ki :"bu bardağı böyle birkaç dakikalığına tutsaydım ne olurdu?"-'hiçbir şey' diye yanıtladı öğrenciler.-"tamam peki 1 saat boyunca tutsaydım ne olurdu?" diye sordu profesör bu kez.-"kolunuz ağrımaya
İBRETLİK HİKAYE 1
allah dostu mübarek bir zatın hamama gitmesi gerekmektedir, gün boyu çalışmış ve üstü ve başı kir içinde hamamın kapısına gelir hamamcıya şöyle söyler -evladım içeriye girebilirmiyim? ?
hamamcıda şöyle bir cevap verir -amca bugün vezirler gelecek, hamam gün boyu kapalı uzun bir konuşma ve tartışmadan sonra, hamamcı, amcaya şöyle der -içeriye gir ve şu odada banyonu yap, sakına vezirlere görükme der! ! ! vezirler gelir banyolarını yapmaya başlarlar, sarayda dördüncü murat'ın aklına şöyle bir fikir gelirnormal vatandaş gibi giyinir ve hamama gider tabi
KARNE
Ben, karnenin sağ tarafını önemsiyorum. Çünkü orada senin insan yanın var ve ben seni iyi matematiğinle değil iyi insan yanınla seviyorum.
Karnenin sağ tarafını özenle dolduran bütün öğretmenlerin de ellerinden binlerce kere öpüyorum, çocukların insan yanını önemsiyor diye…
Karnenin sağ tarafını özenle dolduran bütün öğretmenlerin de ellerinden binlerce kere öpüyorum, çocukların insan yanını önemsiyor diye…
ÖN YARGI
Genç ve güzel kadın evleneli bir kaç ay olmuştu....Eşini çok çok sevmişti ve ondan bir bebek bekliyordu.Ancak o çok sevdiği eşini kötü bir kazada kaybetmiş,karnındaki bebeğiyle koca dünyada yapayalnız kalmıştı...
Uzaklarda bir köyde yalnız yaşıyordu...Bir gün ormandan geçerken yaralı acı içinde feryad eden adeta yardım dileyen bir gelincik gördü....Onu yanına evine aldı ve yaralarını sardı...Yalnızlığını artık onunla paylaşıyordu...Her ne kadar gelincik evcil bir hayvan olmasa da kadına alışmış uysallaşmıştı.Hatta kadının peşinden ayrılmıyor,gözlerinin içine bakıyordu....Kadında zamanını gelincikle ilgilenerek geçiriyordu...
BİR KIZI OLMALI İNSANIN
Canını emanet ettiğin, Elin Ayağın Gözün Kulağın Her şeyin.
BİR KIZI OLMALI İNSANIN. Bir hata yaptığında, gözlerinin içine baktığın, bakar bakmaz masumiyetiyle saniyeler içinde eridiğin, Vefasına taptığın. BİR KIZI OLMALI İNSANIN.
Evinde babasına,annesine karşı nazlı niyazlı, Sokakta cadılığından ve hışmından korktuğun.
BİR KIZI OLMALI İNSANIN. Bir hata yaptığında, gözlerinin içine baktığın, bakar bakmaz masumiyetiyle saniyeler içinde eridiğin, Vefasına taptığın. BİR KIZI OLMALI İNSANIN.
Evinde babasına,annesine karşı nazlı niyazlı, Sokakta cadılığından ve hışmından korktuğun.
TAHTA AT HİKAYESİ
Bir gün iki çocuklu bir aile gezintiye çıkarlar. Çocuklardan biri yorulur ve babasının kendisini kucağına almasını ister. Baba da yorgun olduğunu söyler. Çocuk ağlamaya baslar. Baba bir tek kelime söylemeden ağaçtan bir dal keser, dalı bıçakla düzeltir ve oğluna verir.
- "Al oğlum sana güzel bir at" der.
Çocuk sevinçle ata biner ve sıçrayarak, ata vurarak evin yolunu tutar. Baba gülerek kızına döner ve :
- "İşte hayat budur kızım. Bazen zihnen veya bedenen kendini çok yorgun hissedeceksin. İşte o zaman kendine değnekten bir at bul ve neşe ile yoluna devam et. Bu at, bir arkadaş, bir şarkı, bir şiir, bir çiçek, bir çocuğun tebessümü olabilir" der.
- "Al oğlum sana güzel bir at" der.
Çocuk sevinçle ata biner ve sıçrayarak, ata vurarak evin yolunu tutar. Baba gülerek kızına döner ve :
- "İşte hayat budur kızım. Bazen zihnen veya bedenen kendini çok yorgun hissedeceksin. İşte o zaman kendine değnekten bir at bul ve neşe ile yoluna devam et. Bu at, bir arkadaş, bir şarkı, bir şiir, bir çiçek, bir çocuğun tebessümü olabilir" der.
MEVLANA’NIN 7 ÖĞÜDÜ
2. Şefkat ve merhamette güneş gibi ol.
3. Başkalarının kusurunu örtmede gece gibi ol.
4. Hiddet ve asabiyette ölü gibi ol.
5. Tevazu ve alçak gönüllülükte toprak gibi ol.
6. Hoşgörülükte deniz gibi ol.
7. Ya olduğun gibi görün, ya göründüğün gibi ol.
MEVLANA SÖZLERİ
1) Nice insanlar gördüm, üzerinde elbisesi yok. Nice elbiseler gördüm, içinde insan yok.
2) Aşk, davaya benzer, cefa çekmek de şahide: Şahidin yoksa davayı kazanamazsın ki..
3) Sen diri oldukça ölü yıkayıcı seni yıkar mı hiç?
4) İsa’nın eşeğinden şeker esirgenmez ama eşek yaratılışı bakımından otu beğenir.
5) Dert, insanı yokluğa götüren rahvan attır
6) Ehil olmayanlara sabretmek ehil olanları parlatır.
7) Leş, bize göre rezildir ama, domuza, köpeğe şekerdir,helvadır.
8) Kuzgun, bağda kuzgunca bağırır. Ama bülbül, kuzgun bağırıyor diye güzelim sesini keser mi hiç?
9) Pisler, pisliklerini yapar ama sular da temizlemeye çalışır.
10) Dikenden gül bitiren, kışı da bahar haline döndürür. Selviyi hür bir halde yücelten, kederi de sevinç haline sokabilir.
ESMA ÜL HÜSNA SIRLARI
Er- RAHMÂN Bütün Yaratılmışlar hakkında hayır ve merhameti tercih eden günde 298 Dünya ve Ahirette Allah’ın sevgilisi olmak
Er- RAHÎM Çok merhamet eden, büyük nimetler veren. günde 258 Maddi ve Manevi Rızıklar
El- MELİK Bütün Kainatın Tek Sahibi ve mutlak hükümdarı. günde 90 Emir sahibi olmak, maddi ve manevi güçlü olmak
El- KUDDÛS Hatadan, gafletten, aczden ve her türlü eksiklikten pek uzak, pek temiz günde 170 Günahlardan kurtulmak ve kalp temizliği
HAYATTA BÖYLE DEĞİLMİ ?
Genc bir cift, yeni bir mahalledeki yeni evlerine tasinmislar. Sabah kahvalti yaparlarken, komsu da camasirlari asiyormus. Kadin kocasina ' Bak, camasirlari yeterince temiz degil, camasir yikamayi bilmiyor, belki de dogru sabunu kullanmiyor.' demis. Kocasi ona bakmis, hicbir sey soylememis, kahvaltisina devam etmis.
Kadin, komsusunun camasir astigini gordugu her sabah ayni yorumu yapmaya devam etmis.
BUNLARI BİLİYORMUYDUNUZ
Bir yılan 3 yıl uyuyabilir.
-Bal bozulmayan tek gıdadır.
-Ördeğin sesi yankı yapmaz.
-Denizyıldızları nın beyni yoktur.
–İnsan yılda en az 1460 rüya görür.
-İçtiğimiz sular 3 milyar yaşındadır.
-Bal bozulmayan tek gıdadır.
-Ördeğin sesi yankı yapmaz.
-Denizyıldızları nın beyni yoktur.
–İnsan yılda en az 1460 rüya görür.
-İçtiğimiz sular 3 milyar yaşındadır.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)